*** SEYYAH-I FAKİR * TÜRBEci BABA*** OĞUZ SOYU-ÜÇOKLAR KOLU-GÖKHAN BOYUNUN TÜRKÇÜ TURANCI TÜRKMEN ÇEPNİ AYVAZ OTAĞI (Âlem de ŞER Oğuz'da ER tükenmez.!)
  (43) ŞEHİTLİKLER VE TÜRBELER: KONURALP, KUTBU'L AKTAB HALİL FEVZİ HAZRETLERİ(K.S) ve EVLİYA ULLAH CABBAR NALBANT HAZRETLERİ... DÜZCE
 

KONURALP, KUTBU'L AKTAB HALİL FEVZİ HAZRETLERİ(K.S)  ve EVLİYA ULLAH CABBAR NALBANT HAZRETLERİ... DÜZCE


01-10-2017'de Arkadaşlarımızdan Numan SARI ve Osman GEDİKLİ ile birlikte  ve 
24-09-2018'de Ailece ziyaret ettik..







24-09-2018' de Ailece ziyaretden görüntü...


HALİL FEVZİ 
(Kuddise Sırruh) 
EFENDİ HAZRETLERİ 
-1-
Mehmet Ali Körpe

Hilye:

Bulgaristan’daki Karnabat kazasında Hicri 1285 (Miladi 1868) tarihinde dünyaya gelmişlerdir. Sekiz kardeşin en küçüğüydü. Babası Hüseyin ağa çiftlik sahibi olan zengin bir kişiydi.
Uzunca boylu, iri yapılı ve heybetliydi. Sakalı toparlak, değirmi ve gürdü. Alt ve üst göz kapakları şişkince idi. Göz rengi elâ, teni beyaz esmerce idi. Mübarek yanakları şişkince olup nur çehresi de iri idi. Sırtında sağ küreğinin üzerinde et beni vardı.
Künyesi: Hüseyin Efendi oğlu Halil Fevzi’dir.

Türkiye’ye Geliş:

Doksan üç harbinde (1877 Osmanlı-Rus Savaşı) Rus işgali sırasında, bölgede türeyen çetecilerin zulümleri; bu âilenin Türkiye’ye göç etmesine vesile olmuştur.
Hazırlıkların tamamlandığı bir gün arabalara binilir. Babaları Hüseyin ağa bölgede çok tanınan nüfuzlu bir kişi olduğundan, kendisine kadın çarşafı giydirilerek arabada hanımların arasına alınır ve bu gizlilik içerisinde göç hareketi başlar. Çiftliğe baskın düzenleyen çeteciler bu maksatla geldiklerinde çiftlikte çalışan Bulgar işçilerden Hüseyin ağanın gidiş yolunu tesbit ederler. Takip neticesi Hüseyin ağa arabadan alınır, ağaçların altına götürülerek âilesinin gözleri önünde kurşunlanarak öldürülür.
Muhaceret maksadıyla göç eden bu gibi göçmenlerin Anadolu’ya gelebilmeleri için zamanın padişahı Abdülhamid tarafından üç vapur gönderilir. Bu vapurlardan biri ile Sinop’a gelirler.
1877 tarihinde Düzce’nin Muhacirtaşköprü köyünde iskân edilirler. Tahsillerini İstanbul’da tamamladıktan sonra Düzce’nin merkezine yerleşirler. Bir süre sonra da Düzce Belediye Reisinin kızı Fatma ile evlenir. Kayın babası tarafından kendilerine müşterek mülkiyet kaydı ile bir ev verilir. Önce Akçakoca’da, sonra da Düzce’de müderris olarak hizmet etmişlerdir. Cumhuriyet ilân edilince de bu hizmetlerine Merkez vâizi olarak devam etmişlerdir.
Hac fazirası için Hicaza Haremeyn-i şerif’e gitti. Ravza-i Mutahhara’da Nûr-i Muhammedî ile şereflendi.

Tahsil ve Terbiye:

Tahsilini, İstanbul Fatih medreselerinde tamamlayarak icâzetini almış ve Düzce’nin merkezine yerleşmiştir.

Tasavvuf’a İntisabı:

Bâtın ve Ledün ilmin ummanlarında seyri sûluku 1924 yılında zamanın Gavs’ı Erbilli Şeyh Muhammed Es’ad -kuddise sırruh-Efendi Hazretlerini İstanbul Erenköy’deki köşkte ziyareti ile başlar. Köşkte kırk beş gün kadar misafir edilirler. Çok cezbelidirler. Bu çok kısa süreyi takiben tâlib-i tarikat olanları tâlime mezun ve Hazretlerinin halifesi olarak irşâd-ı ibada memur buyurulmuşlardır.
Şöyle ki:
Şeyh Muhammed Es’ad Erbilî -kuddise sırruh-Hazretleri Erenköy’deki köşkte müridleri ile birlikte bulunduğu bir gün halifesini tayin edeceğini söyler.
Sabri Kaptan’ın anlattığına göre, bir Hilâfet merasimi için bir elbise dikiliyormuş. Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh-Hazretlerinin birçok halifesi varmış, fakat Hilâfet elbisesi ancak iki-üç kişiye dikilmiş. O gün yeni dikilen Hilâfet elbisesinin kime dikildiğini kimse bilmiyormuş.
Herkes toplanmış, Halil Fevzi -kuddise sırruh-Efendi Hazretleri de o mecliste hazır bulunuyor. Hatta içinden:
“Bu bahtiyar insan kimdir?” diye geçer.
İşaretleri üzerine Tarikat-ı Nakşibendiye’nin Silsile-i şerif’inin okunmasından sonra Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh-Hazretleri dikilen elbise ile, o hilâfet tacını getirip Halil Fevzi -kuddise sırruh- Efendi Hazretlerinin baş-ı şeriflerine koyuyorlar ve:
“Benden sonra halifem Hacı Halil Efendidir! Tebrik edin.”buyuruyorlar.
O anda ağlamışlar ve öyle bir cezbeye tutulmuşlar ki, bir fırlayışta ortada duran içi ateş dolu büyük mangalı bir anda devirmişler. Emir verilmediği için, hiçbir kimse de kıpırdayamamış, mangalı da toplamamışlar. Bir müddet cezbeli halde bulunmalarından sonra Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh-Hazretlerimiz emir vermişler, ateşi mangala doldurmuşlar, halının bir teli bile yanmamış.
Halil Fevzi -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri, kendisine bu tacın giydirileceğini hayalinden bile geçirmemiş. Âniden mübarek başlarına konunca, o anda cezbeye tutulmuşlar.
Bu olanların şâhidi olan Sabri Kaptan:
“Fakat benim en çok dikkatimi çeken, birkaç kişiye ancak bu elbise dikilmişti de, bir tanesi de Halil Fevzi -kuddise sırruh-Efendi Hazretleri idi.” demiştir.
Halil Fevzi -kuddise sırruh-Efendi Hazretleri kırk beş günlük iken hilâfet tacını giymişler, orada bulunan ihvanlar kucaklaşmışlar ve tebrikleşmişler.
Hatta orada İbrahim Efendi isminde bir zât varmış, çok muhterem bir zâtmış. Senelerdir tabii bu hale eremeyince, taaccüp etmiş. İbrahim Efendinin kalpten dahi geçirmesi onlara mâlum. Onun için: 
“O dolu geldi.”buyurmuşlar.

Halil Fevzi -kuddise sırruh-Hazretleri, Muhammed Es’ad Erbilî -kuddise sırruh-Hazretlerinin sene-i vefâtı olan 1931 yılına kadar yedi sene hâk pây-i celîelerine mülâzemette bulunmuşlardır. Mektûbât adlı eserinin 98. Mektub’unda da Şeyh Es’ad Erbilî -kuddise sırruh-Hazretleri, Halil’inin büyüklüğünü ve ihtişamını kendi kalemi ile ifade etmişler ve mektubta:
“Cemâl-i Cânânı gören gözlerinin müşâhedesiyle tenvîr-i uyûn eyleriz.”buyurmuşlardır.
Şeyh Muhammed Es’ad Erbilî -kuddise sırruh-Hazretleri’nin, en yakın halifesi olan Halil Fevzi -kuddise sırruh-Efendi Hazretleri hakkında bir zâta yazmış oldukları bir mektupları teberrüken buraya alınmıştır:
“9 Mayıs 321 tarihli iltifatnâmeniz vâsıl oldu. Müteessir bir kalb, müteellim (elemli) bir hâtır (duygu) ile yazılmış olan o nâme-i meveddet-i alâmeyi (dostluğunuzun ve ilminizin ifadesi olan mektubunuzu) temaşâ eden (gören) göz, kıraat eyleyen (okuyan) lisan-ı fakirânemi tavsif etmek (vasıflandırmak) istiyorum. Lâkin biri deryâya düşen ve diğeri makâm-ı iktidardan düşen iki perişandan nişan vermek için, bir ârif-i âlîşan (şanlı bir ârif) ve bir kâtib-i belâgat-efşan (belâgat saçan bir kâtip) lâzımdır, dâiniz (duâcınız) gibi hâdim-i dervişânın iktidârından (gücünden) hariçtir.
Ziyâret-i fâzilâneleriyle şerefyâb olan (fâzıllara lâyık ziyaretinizle şeref ve fazilet kazanan) “Halil Efendi”nin sûret-i mülâkat ve muhabbetini (sizinle mülâkat suretini ve muhabbetini) okudukça ve o meclis-i melâik-i enîsin (meleklerin de katıldığı o yüce meclisin) ulviyet-i şânını düşündükçe, vücud-u fakîrâneme teveccüh eden endûh-i firkat ve arzu'y-ı vuslatı (ayrılık acısını ve vuslat arzusunu) bir vech ile (hiçbir şekilde) tarif edemem. 
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri o “Halil-i Sâdık” (gerçek dost)a ihsan eden şeref-i dîdârı (ihsan eylediği yüzü) bu alîl-i vâmıka (bu hasta hayrana) da ihsan buyursun. Edilen ed'ıyye-i hayriyeyi (hayırlı duâları) bârgâh-ı icabetinde (yüce katında) şâyân-ı kabul eylesin, âmin.
İnşaallah-u Teâlâ birkaç güne kadar mûmâ-ileyh (adı geçen) “Halil Efendi” buraya gelip cemâl-i cânânı (sevgilinin cemâlini) gören gözlerinin müşâhedesiyle tenvîr-i uyûn eyleriz (gözlerimizi nurlandırırız).
Bugün ziyâret-i ihvan pek ziyâde olduğundan şu varakpâremi (mektubumu) üç-dört fâsıla ile tahrir etmiş (yazmış) olduğum gibi, Ali dâiniz dahi takdîm-i arîza için (mektup yazmaya) aslâ vakit bulamamıştır. Ellerinizi öpüyor, isti'fây-ı kusur ediyor (kusurunun affını istiyor), lütfen afv buyurunuz. Afv-ı kusur hususunda tevakkuf etmeyiniz (ağır davranmayınız). “El-cezâu min cins'il-amel = Ceza, yapılan amelin kendi cinsindendir.” Kaziyesi (hükmü) mâlum-i âlîleridir. 
İbadet ve tâât için müsait zamanların kemâl-i gaflet ile geçmiş olduğu dahil-i hesab olur ise, vâki olan kusurların afvı için bir zemin-i müsit ihzar etmiş (müsait bir zemin hazırlamış) olursunuz.
Bâkî veffekakümüllahü Teâlâ. Âmin.
Vesselâmu aleyküm.”
 (Mektûbât, 98. Mektup)
Muhammed Es'ad

Kaynak:
http://ihvanforum.org/135090-halil-fevzi-ks-efendi-hazretleri.html

 
  SON BİR (1) YILIN TOPLAMI 31467 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol