*** SEYYAH-I FAKİR * TÜRBEci BABA*** OĞUZ SOYU-ÜÇOKLAR KOLU-GÖKHAN BOYUNUN TÜRKÇÜ TURANCI TÜRKMEN ÇEPNİ AYVAZ OTAĞI (Âlem de ŞER Oğuz'da ER tükenmez.!)
  (36) ŞEHİTLİKLER VE TÜRBELER:EMİR KARATEKİN GAZİ, YEŞİL TÜRBE, HACI ALİ TURAB-I VELİ, ŞEYH HİLMİ ASTARLI, FETHİYE TÜRBESİ, PİR-İ SANİ HAZRETLERİ, ŞEYH AHMET, TOPRAK BABA, VELİ DEDE, ŞEYH MEHDİ , HOŞİSLAMLAR HAMZA SULTAN TÜRBELERİ.. - ÇANKIRI
 
EMİR KARATEKİN GAZİ, YEŞİL TÜRBE, HACI ALİ TURAB-I VELİ, ŞEYH HİLMİ ASTARLI, FETHİYE TÜRBESİ, PİR-İ SANİ HAZRETLERİ, ŞEYH AHMET, TOPRAK BABA, VELİ DEDE, ŞEYH MEHDİ , HOŞİSLAMLAR HAMZA SULTAN TÜRBELERİ.. - ÇANKIRI
Ailece 3 kez ziyaret ettik..









EMİR KARATEKİN BEY
Çankırı Kalesi'nin içindedir. Danişmentliler Dönemi (14. Yüzyıl) eserlerinden olup tuğla ve moloz taştan yalın bir yapıdır. İçinde Karatekin Bey ve çocuklarına ait dört adet sanduka bulunmaktadır. Mimari özelliğinden ziyade Çankırı Fatihi Karatekin Bey'in türbesi olduğu için önem arz etmekte ve ziyaretçi çekmektedir.
 ŞEYH MEHDİ TÜRBESİ
Merkez ilçede Karataş Mahallesi Kayabaşı Mevkiindedir. Yapı olarak mimari bir değer taşımamakla birlikte Çankırı’nın ilk fethinde bulunduğu bilinen Şeyh Mehdi’nin kabri olduğu için manevi değeri vardır. Şeyh Mehdi’nin doğum yeri ve tarihi bilin¬memekte, 1272 M. Yılında vefat ettiği, türbenin ise 1272 yılında yapıldığı vakfiyelerden anlaşılmaktadır
HOŞİSLAMLAR HAMZA SULTAN TÜRBESİ
Atkaracalar İlçesi güneyinde, Dumanlı Dağları'nın eteklerinde olan türbe, ilçeye 3 km. mesafededir. 10 dönüm alana sahip olan Türbenin çevresinde cami, misafirhane, yemekhane, umumi tuvalet ile iki adet çeşme bulunmaktadır. Bütün yapılar yenidir. Türbe'de medfun bulunan Pir Hamza Sultan'ın, Fatih Sultan Mehmet Dönemi'nde Horasan'dan geldiği ve civarda dağınık olarak yaşayan müslümanlar için merkezi yerde bir cuma mescidi inşa ettirdiği bilinmektedir.

Hatçe Sultan Türbesi

Hatçe Sultan Türbesi Çankırı’nın merkez köylerinden Handırı (Dereçatı) köyünde bulunmaktadır. Yöredeki inanışa göre Hatçe Sultan, Hacı Murad-ı Velî’nin annesidir. Çeşitli sıkıntılardan kurtulmak ve çeşitli dileklerde bulunmak için yöre halkı tarafından ziyaret edilen türbede aynı zamanda yağmur duaları da yapılmaktadır

 Yeşil Türbe

Yeşil Türbe Çankırı Merkez’de Mimar Sinan Mahallesi’nde bulunmaktadır. Tarihi hakkında çok fazla bilgi bulunmaktadır.

Türbede üç kabir vardır. Türbe de bulunan, “Karataş” adı verilen bir taş, gelen ziyaretçiler tarafından şifa kaynağı olduğuna inanılır.

Asa Suyu

Seydiköy’de “Asa Suyu” adı verilen kaynak suyunun Hacı Murad-ı Velî tarafından çıkarıldığına inanılmaktadır. Anlatıya göre Hacı Murad-ı Velî, bir gün gezerken abdest almak istemiş, çevresinde su göremeyince asasını yere vurmuş ve: “Ya mübarek çık, ben abdest alacağım” demiş. Bunun üzerine asasını vurduğu yerden su çıkmış. Günümüzde bu kaynak suyu çeşitli hastalıklara şifa bulmak için içilmektedir

 Yoldaki Kavuk

Bu olay tahminim 50’li yıllarda yaşanmış. O zamanlar babam un fabrikasında çalışırken, beraber çalıştığı yerde çok saf ve temiz Mustafa isminde bir arkadaşı varmış. Aynı zamanda babamla Karaköprü’de bahçe komşularıydı. Bir gün beraber işe gelirken Hasan Abi ben bir rüya gördüm diyor. Babamda hayrolsun inşallah ne gördün Mustafa diye soruyor. Mustafa Abi; “Toprak Baba’yı gördüm rüyamda” bana, “Mustafa oğlum kavuğum düştü, kavuğumu yerine koy” diye söylediğini anlatmış babama. O gün Mustafa Abi kavuğu yerine koymayı unutmuş ve işe gitmiş. İkinci gün ise, yine aynı rüyayı görmüş. O gün de yine kavuğu yerine koymayı unutmuş. Üçüncü gün aynı rüyayı yine görmüş ve bu sefer rüyasında Toprak Baba “Mustafa oğlum senden kavuğumu koymanı istedim neden yapmadın oğlum” demiş. Bu konuşmadan sonrada Mustafa Abiye sert bir tokat vurmuş. Bu tokatın acısı ile Mustafa abi birden uyanmış ve hemen eşini de uyandırıp doğru Toprak Baba’nın mezarının yanına gitmişler. Yolun oraya düşmüş olan kavuğu alıp mezarın başına koymuşlar

Çatışmada Askere Yardım Eden Evliya

Şeyh Ömer’le ilgili diğer bir anlatıya göre Şeyh Ömer’in yaşadığı zamanlarda köyde “Abdullah” adında bir kişi askere gidecekmiş; ancak askerliğin sıkıntılarından korkuyormuş. Şeyh Ömer: “Oğlum, üzülme. Sıkılınca, darda kalınca beni düşün” demiş. Abdullah adındaki kişi, askerde düşmanlarla bir çatışmaya girmiş. Bir tarafında Yunan askerleri diğer tarafında koskoca bir ırmak varmış. Bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünürken aklına Şeyh Ömer gelmiş ve ona rabıta yapmaya başlamış. Gözlerini açınca karşısında Şeyh Ömer’i görmüş, Şeyh Ömer, onu alıp ırmağın karşı kıyısına geçirmiş. Askerden dönünce hemen Şeyh Ömer’in evine gidip ona teşekkür etmiş. Şeyh Ömer de: “Oğlum benden bilme; Allah’tan bil!” demiş.

Şeyh Hilmi Astarlı Hakkında Anlatılan Bazı Menkıbeler

Şeyh Hilmi Astarlı ile ilgili bazı kerametler anlatılmaktadır. Bu kerametlerden bazıları şunlardır:

İsmail Astarlı’nın (61) anlattığına göre; Biz yazları çiftlikte kalırdık, gelenimiz gidenimiz eksik olmazdı. O zamanlar tabi Çankırı’da otomobil yok, at arabalarıyla seyahat ediliyor. Birçok kez aynı hadise ile karşılaştım. Arabaların zincirleri kopardı, eve buyur edilirler yemek verilirdi. Çıktıklarında ise arabalar sapasağlam olurdu.[27]

Kıbrıs Savaşı sırasında Hilmi Efendiyi savaşırken görenler var. Fakat dedem resmi olarak hiçbir savaşa katılmadı, manevi olarak savaşta yer almış, düşmanla mücadele etmişti. Nitekim Kıbrıs Savaşı sırasında Çankırı’dan dedemi görenler anlatırdı bunu.[28]

İsmail Çamahmetoğlu’nun (83) anlattığına göre; Hilmi Efendiyi çok severdim, sık sık görmek için yanına giderdim. Adnan Menderes döneminde Kore Savaşı için Türkiye’den de asker gitti. Düşmanlar tüm Türk askerlerini bir çember altına almış. Resmi olarak savaşa gitmeyen Hilmi Efendi, o çemberi yararak tüm Türk askerlerini kurtarmış. Kore Savaşı subaylarından Tahsin Yazıcı da savaş sırasında bizzat Hilmi Efendiyi gördüğünü söyler ve ziyaretlerine gelirdi. Çankırı’dan yine birçok kişi Hilmi Efendiyi savaşta görmüştür, hatta kanlı kaftanı hâlâ durmaktadır.

Hacı Ali Turab-ı Veli Hakkında Anlatılan Menkıbeler

Hacı Ali Turab-ı Veli ile ilgili bir anlatıya göre; Türkistan Pîri Şeyh Hoca Ahmet Yesevî, oğlu Kutbettin Haydar komutasında Anadolu’ya gönderdiği beş bin kişilik ordunun sancaktarı olarak Hacı Ali Turab-ı Veli’yi görevlendirir. Ordu, Keskin Tekfuru’na yenilir, bunun üzerine Hacı Ali Turab-ı Veli, 1205 yılında soğuk bir kış günü Kengiri’ye (Çankırı) gelerek sabahın erken saatinde ezan okur. Uykusundan uyunan Kengirililer, Hacı Ali Turab-ı Veli’yi kilisenin beyaz mermerinde yakalayarak kilisenin avlusundaki bir kuyunun içine atıp üzerine taşlar bırakırlar. Kısa bir süre sonra üzerindeki taşları kerametiyle kaldıran Hacı Ali Turab-ı Veli, tekrar ezan okumaya başlar. Kengiri halkı, onu yakalayarak tekrar kuyuya atar ve çıkmasın diye üzerine daha büyük taşlar atar. Kuyunun üzerindeki taşları yine kerametiyle kaldırarak kuyudan çıkan Hacı Ali Turab-ı Veli, tekrar ezan okur ve halka bir nutuk çekerek şunları söyler: “Ey Kengirihalkı gelin Müslüman olun, kurtuluşa erin ve kıyamet gününde helak olmayın.” Bunun üzerine Kengiri halkı, O’nu yakalayarak kuyuya tekrar atar ve bu defa üzerine daha fazla sayıda taş koyar. Yine kerametiyle kuyudan çıktığını gören Kengiri Tekfuru ile Maruf Tekfuru, adamlarını toplar ve Hacı Ali Turab-ı Veli’yi yakalayarak zincire vururlar. Kengiri’ye gelmesin diye Eldivan Dağı’na götürüp (bugün Uluçam diye bilinen) bir ağaca sıkıca bağlarlar ve yanına bir nöbetçi bırakırlar. Hacı Ali Turab-ı Veli, zinciri kırarak, bugünkü Şabanözü ilçesi Mart köyüne gelir ve “burası mart gibi soğukmuş” diyerek yerleşir ve köyü kurar. Böylece köye adı da verilmiş olur.[30]

Hacı Ali Turab-ı Veli’yle ilgili diğer bir anlatıya göre “Bugün Eldivan ilçesine bağlı Küçük Hacı Bey köyünün kurucusu İsmail ile Büyük Hacı Bey köyünün kurucusu İbrahim adlı iki kardeş hacca gitmeye niyet ederler. Her ikisi de rüyalarında Hz. Muhammed’i görürler. Peygamberimiz, onlara hacca gitmeden önce Hacı Ali Turab-ı Veli’yi ziyaret etmelerini söyler. Ertesi gün her ikisi de Mart köyüne gelerek Hacı Ali Turab-ı Veli’yi ziyaret ederler. O da rüyasında Hz. Muhammed’i görmüş ve Peygamberimiz hac maksadıyla iki kardeşin O’nun yanına geldiklerini haber vermiştir. Bu yüzden Hacı Ali Turab-ı Veli misafirleri beklemektedir. Bir müddet sonra misafirler gelir. Büyük kardeş İbrahim: “Bak Hacı Ali, biz hacca ikinci defa gidiyoruz. Hâlbuki senin maddi durumun bizden iyidir, niçin hacca gitmiyorsun, yoksa canın istemiyor mu?” der. Bunun üzerine Hacı Ali Turab-ı Veli: “Nasip olursa Mekke ve Medine’ye gider, ceddime yüz sürer ve hac farizasını yerine getiririm” der ve misafirlerini yolcu eder. İki kardeş hac için kutsal topraklara giderler ve arife günü hacı adaylarının Vakfe’de saf olduklarını ve onlara Hacı Ali Turab-ı Veli’nin imamlık yaptığını görürler. Namazdan sonra Hacı Ali’yi sürekli aramalarına rağmen bir türlü bulamazlar ve dönüşte kendisinden özür dilerler.

 

Türbeye Yapılan Saygısızlığın Cezası

Şeyh Ahmet’in kendisine saygısız davrananlara türlü cezalar verdiğine dair pek çok anlatı vardır: Bir zamanlar bir bölük komutanı, yöre halkının karşı çıkmasına rağmen türbeyi mühürlemek istemiş, türbeyi ziyaret ettikleri için köy halkına hakaret etmiş. Bunun üzerine köylüler, Şeyh Ahmet’in bu kişiyi cezalandırması için dua etmişler. Bölük komutanı köyden ayrılmadan birden bire rahatsızlanmış ve yüz felci geçirmiş, tedavi olmak için Kurşunlu’ya gitmiş, ancak hiçbir doktor derdine derman olamamış. Bir gün Kurşunlu’da gezerken karşısında eli asalı kişiler belirmiş ve hastalıktan kurtulması için Çırdak Türbesi’ne gidip tövbe etmesi gerektiğini söylemişler. Bunun üzerine bölük komutanı Çırdak Türbesi’ni ziyaret etmiş, yaptıklarından ötürü pişmanlık duyup tövbe etmiş ve kurban kesmiş. Bu sayede hastalıktan kurtulmuş. Başka bir anlatıya göre köyden birkaç kişi, tuvalet ihtiyaçlarını türbenin yakınlarında karşılamaları üzerine hepsinin bacakları eğilmiştir

Pir-i Sani Hazretleri Hakkında Anlatılan Menkıbeler

Pir-i Sani Hazretleri hakkında çeşitli kerametler anlatılmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir;

Çerkeş Vuslat Haber web sitesinde şu bilgiler aktarılmaktadır; “Pir-i Sani Hazretleri’nin Mahmut isminde bir hizmetçisi varmış. Bir gün Pir-i Sani Hazretleri Çerkeş yakınlarındaki değirmenine giderken yolda rast geldikleri, köstebeklerin çıkardıkları topraklara asalarını dürterlermiş, bu topraklar altın olur, Mahmut’da arkalarından gizlice bu altınlardan alarak ceplerine doldururmuş. Dönerlerken Hazret, Mahmut’a hitaben : “Altını ne de çok seviyorsun? Toprakları altın diye ceplerine doldurdun, bak ceplerinde ne var?” demişler. Mahmut ceplerine bakınca, topraklarla dolu olduğunu görmüş ve boşaltmaya başlamış. Bunun üzerine: “Oğlum! Dünyalık isteyenlere altınlar toprak olur. Dünyalık istemeyenlere de topraklar altın olur.” buyururlar.

Şeyh Mustafa Çerkeş-i Efendi Hazretlerinin Mahmut adındaki müridi şeyhine: “Efendim, Hızır (as)’ı bir de ben görebilsem!” diye arada bir şeyhine yalvarır durur. Hazret de pek oralı olmaz görünür. Nihayet bir gün Hazret sabah namazını kıldırdıktan sonra cemaat içerisindeki misafir bir kimseyi önce hoşlar ve sonra da ona; “Ey mübarek! Yatsı namazını nerede kıldın?” der. O kimse de cevaben; “Bağdat’ta kıldım. Cuma nazmını da, Kabe’de kılacağım İnşallah!” der ve bu konuşmaları da burada biter. Misafir kimse konuşmaları bittikten sonra gitmek için izin istediğinde Şeyh Mustafa Efendi Hazretleri müridi Mahmut Efendi’yi çağırarak ona: “Evladım, misafirimizi yolcu et.” Buyurur. Bu emri alan müridi Mahmut Efendi de en sonunda yolcu etmekte olduğu yabancı misafire; “Efendimize bir diyeceğiniz var mı efendim?” diye sorar. Yabancı biri kılığındaki kimse de Derviş Mahmut Efendi’ye, “Şeyhine selam söyle, daha bahçesinin meyveleri olgunlaşmamış.” der. Derviş Mahmut Efendi de misafirin söylediklerini şeyhine iletmek üzere huzuruna girdiğinde misafirin söylediğini kendisine ileteceği esnada Hazretleri ona; “Oğlum, misafirimiz sana ne dedi?” der. O da efendim “Şeyhine selam söyle daha bahçesinin meyveleri olgunlaşmamış” dedi. Deyince Mustafa Efendi (KS) Hazretler de ona; “Evladım, o kimse Hızır (as) idi. Olgunlaşmamış meyveler de sizlersiniz” buyurur.

Pir-i Sani Hazretleri, sabah vakitlerinden önce evden çıkıp kaybolur; sabah namazında ise câmide hazır bulunurmuş. Ayakkabılarının içinde her gün çöl kumu olur, hanımı da bu kumları bir torbaya saklarmış. Ömürlerinin sonuna doğru bur gün pir-i Sani Hazretleri eşini yanına çağırarak “Şimdiye kadar bizim ne gibi hallerimizden ve sırlarımızdan haberdar oldun?” buyurmuş. Eşi de, gizlice torbalarda biriktirip sakladığı kumları getirmiş.”Bu kumlar, sabahları Mekke seferinizde ayakkabılarınıza dolan kumlardır” demiş. O’nun güzel bir inanç ve anlayışı olduğunu göstermesinden dolayı, Pir-i Sani Hazretleri de eşine memnuniyetini bildirmiş, çok dua etmiştir.

Yıkılmayan Türbe

Toprak Baba Türbesi’yle ilgili bir anlatıya göre tekke ve zaviyelerin kapatıldığı dönemlerde belediye, Toprak Baba’nın türbesinin bulunduğu yerden yol geçirmek için yıkım çalışmalarına başlamış. Ancak yıkım sırasında işçilerin başına türlü kazalar gelince türbenin yıkımı durdurulmuş.

TOPRAK BABA

Türbenin İnşaatı İçin Gelen Yardım:
Toprak Baba türbesiyle ilgili bir anlatıya göre Toprak Baba’nın türbesini yaptırmaya niyetlenen bir adam maddî imkânsızlıklara rağmen türbenin inşaatına başlamış. Bütün parasını harcayan adamdan türbeyi yapan usta altı torba alçı gerektiğini söylemiş. Ne yapacağını şaşıran adamcağız kabrin yanına gelerek: “Ya mübarek altı torba alçıyı da mı bulamıyorsun ben bu kadar yapabildim” demiş ve yanından ayrılmış. Yolda bir arabacı adama seslenerek: “Sana alçı gönderdiler, yardım et de arabadan indirelim” demiş. Adam, alçıları kimin gönderdiğini sorunca arabacı bir isim söylemiş; ama söylediği kişi bulunamamış

Kapatılamayan Türbe
Halk arasında şöyle bir anlatı yaygındır. Tekke ve zaviyelerin kapatılma olayında, Emir Karatekin’in de türbesini kapatma kararı alınmış. Türbenin giriş kapısını birkaç defa kapatmalarına rağmen, sabah geldiklerinde kapı sonuna kadar açık bulunmuş. Türbenin kiremitlerinin çıkartılması için 2-3 tane işçi tutulmuş. Bu işçiler kiremitleri çıkartırken birden bire yere düşmüşler. Ve bu olaylardan sonra kapatma kararından vaz geçilmiş.

Kaynak:www.turkdivani.com

Aşağıda 24-09-2018'deki Ailece ziyaretden görüntüler..






 
  SON BİR (1) YILIN TOPLAMI 31487 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol